Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, mart ayındaki siyasi kriz sonrası uygulamaya koyduğu sıkı para politikasını yumuşatmaya hazırlanıyor. Ekonomistler, Perşembe günü yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında ilk faiz indirimi kararının alınabileceğini öngörüyor.
TCMB, mart ayında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hapse atılmasıyla tetiklenen siyasi çalkantı sonrası, faiz indirim döngüsünü sonlandırmış ve üst üste iki kez faiz artırımı yapmıştı. Bu kararlar, döviz kurundaki oynaklık, Türk varlıklarındaki değer kaybı ve artan siyasi riskler karşısında alınmıştı.
Ancak şimdi, piyasalar farklı bir tabloya hazırlanıyor. Bloomberg tarafından yapılan bir ankette, 20 ekonomistin medyan tahmini, politika faizinin 250 baz puan indirilerek %43,5 seviyesine çekileceği yönünde.
Görüşler Farklılaşıyor: 200 mü, 350 mi?
Bazı küresel finans kuruluşları ise daha farklı senaryolar üzerinde duruyor. Goldman Sachs, 350 baz puanlık daha geniş çaplı bir indirim öngörürken; Capital Economics’in analistlerinden Liam Peach, daha temkinli bir yaklaşım sergileyerek 200 baz puanlık bir kesinti beklediklerini açıkladı.
Goldman Sachs ekonomistlerinden Clemens Grafe, “Dezenflasyon süreci, döviz rezervlerindeki toparlanma ve düşük dolarizasyon ortamı, faizlerde normalleşme sürecini destekliyor” ifadelerini kullandı.
Enflasyondaki Yavaşlama MB’ye Alan Açıyor
Haziran ayında açıklanan verilere göre, yıllık enflasyon %35,1 seviyesine gerileyerek beklentilerin altında kaldı. Bu düşüş, Merkez Bankası’nın belirlediği %24’lük yıl sonu hedefiyle birlikte değerlendirildiğinde, para politikasında gevşeme için manevra alanı yaratıyor.
Ayrıca, piyasaların 2025 sonu enflasyon beklentisi de %30 civarında seyrediyor. Bu tablo, faiz indirimi için gerekli zemini oluşturuyor.
Kapalı Kapılar Ardında Verilen Sinyaller
Bloomberg’in haberine göre, TCMB Başkanı Fatih Karahan, yatırımcılarla gerçekleştirdiği özel toplantılarda mevduat faizlerini yakından izlediklerini belirtti. Bu açıklamalar, PPK’nın faiz indirimi hazırlığında olduğu yönündeki beklentileri güçlendirdi.
Öte yandan, Hazine ve Maliye Bakanlığı TL cinsi fon ve mevduata uygulanan vergi oranlarını artırarak, dövize yönelimi sınırlamaya çalışıyor. Ancak bu adım, TL üzerindeki baskıyı artırma riski de taşıyor. Bu nedenle, piyasalar daha ölçülü bir faiz indirimi beklentisi içerisinde.
Ekonomik Faaliyetlerde Yavaşlama
Bloomberg Economics’ten Selva Bahar Baziki, 250 baz puanlık indirimin muhtemel olduğunu belirtiyor. Baziki, politika yapıcıların “şahin duruşlarını korumak adına, piyasa beklentisinin çok altında veya üstünde bir kesintiden kaçınabileceğini” vurguluyor.
Buna rağmen Baziki’ye göre; fiyat istikrarındaki iyileşme, talepteki zayıflama ve ekonomik aktivitedeki yavaşlama, Merkez Bankası’nın faiz indirimi yönünde adım atması için uygun koşulları oluşturuyor.
Siyasi Riskler Devam Ediyor
Ancak, her şey ekonomik verilerle açıklanabilir değil. CHP lideri Özgür Özel’in koltuğunun tartışmaya açılması ve Ekrem İmamoğlu’na yönelik davaların devam etmesi gibi faktörler, siyasi risklerin hâlâ güçlü olduğunu gösteriyor.
Bu durum, Türk Lirası’nın kırılganlığını artırıyor ve faiz kararlarının siyasi gelişmelerle daha da iç içe geçmesine neden oluyor. Goldman Sachs, bu tür risklerin para politikasında esneklik ihtiyacını gündeme getirebileceğini belirtiyor.
Gözler Perşembe Gününde
Tüm gözler 25 Temmuz Perşembe günü yapılacak olan PPK toplantısına çevrilmiş durumda. Bu toplantıdan çıkacak karar, yalnızca faiz oranlarını değil; döviz kuru, borsa hareketliliği, tasarruf eğilimleri ve yabancı yatırımcı güvenini de doğrudan etkileyecek.
Bir sonraki Para Politikası Kurulu toplantısı ise Eylül ayında gerçekleştirilecek. Bu nedenle alınacak kararlar, yaz aylarının geri kalanında Türkiye ekonomisinin yönünü büyük ölçüde belirleyecek.