Netflix’in kült dizisi Black Mirror’ın 7. sezonu 10 Nisan’da izleyiciyle buluşmaya hazırlanırken, dizinin yaratıcısı Charlie Brooker, dikkat çeken bir açıklamada bulundu. Brooker, Apple TV+’ın övgüler alan yapımı Severance’ı hâlâ bilinçli olarak izlemediğini söyledi. Bunun nedeni ise açıkça itiraf ettiği bir duygu: kıskançlık.
“Sürekli Severance’ı İzlemem Söyleniyor…”
Hollywood Reporter’a 7 Nisan’da verdiği röportajda konuşan 54 yaşındaki Charlie Brooker, kendisine sürekli olarak Severance’ı izleme önerisi yapıldığını belirtti. Ancak Brooker’a göre bu öneri her zaman şu cümleyle geliyor:
“Sen bayılırsın, tam bir Black Mirror havası var ama ondan çok daha iyi.”
Brooker bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Kıskandığım bir dizi var ve onu hâlâ izlemedim.”
Bu açıklama, Black Mirror evreninin yaratıcısı olan Brooker gibi bir ismin dahi, zaman zaman yaratıcı rekabetin psikolojisiyle karşı karşıya kalabildiğini gösteriyor.
Severance: Bölünmüş Zihinler, Derin Eleştiriler
Dan Erickson tarafından yaratılan ve ilk sezonuyla büyük yankı uyandıran Severance, distopik kurgusuyla izleyiciye çarpıcı bir gelecek portresi sunuyor. Dizide Adam Scott’un canlandırdığı Mark karakteri, gizemli biyoteknoloji şirketi Lumon Industries’de çalışıyor. Ancak burada işe başlamak, sıradan bir iş görüşmesinden ibaret değil. Çalışanlar, özel bir prosedürle bilinçlerini ikiye ayırıyor: İş ve özel hayat artık birbirinden tamamen bağımsız hale geliyor.
Ofisteyken dış dünyaya dair hiçbir şey hatırlamayan karakterler, dışarı çıktıklarında ise gün boyunca ne yaptıklarını bilmiyorlar. Dizinin bu yapısı, modern iş dünyasının çalışanlar üzerindeki etkisine dair derin eleştiriler barındırıyor. Penceresiz ofisler, tek tip kıyafetler ve mekanik iş süreçleri; diziyi izleyen pek çok kişiye tanıdık duygular yaşatıyor.
Black Mirror vs. Severance: İki Kara Ayna
Black Mirror ve Severance arasındaki benzerlikler yalnızca tematik değil, aynı zamanda atmosfer ve kurgu dili açısından da dikkat çekici. Her iki dizi de teknoloji, kimlik ve özgür irade kavramlarını sorgularken, izleyiciye rahatsız edici derecede tanıdık gelen bir gelecek tasviri sunuyor. Bu yönüyle Severance’ın “Black Mirror’ın ruh ikizi” olarak görülmesi şaşırtıcı değil.
Brooker’ın kıskançlıkla karışık uzak duruşu, bu benzerliğin hem yaratıcılar hem de izleyiciler tarafından ne kadar güçlü şekilde hissedildiğini gösteriyor.
Black Mirror 7. Sezon Ne Vadediyor?
Yeni sezonuyla geri dönen Black Mirror, 7. sezonda da yüksek profilli oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor. Yeni bölümlerde Issa Rae, Emma Corrin, Rashida Jones, Awkwafina, Peter Capaldi, Paul Giamatti ve dizinin ikonik bölümlerinden USS Callister‘da yer alan Cristin Milioti gibi isimler yer alıyor.
Cristin Milioti, geçtiğimiz yıl The Penguin dizisindeki performansıyla çok konuşulmuştu. Şimdi ise yeniden Black Mirror evrenine dönerek hayranlarıyla buluşacak.
Black Mirror’ın Geleceği Üzerine
Charlie Brooker, dizinin geleceğine dair de ipuçları verdi. Yeni sezonda ilk kez bir devam bölümü yaptıklarını belirten Brooker, artık geçmiş bölümlere de yeniden bakarak “Bu fikri farklı bir şekilde nasıl ele alabiliriz?” sorusunu sorduklarını dile getirdi.
“İzleyiciler ilgisini sürdürdüğü ve bana bu fırsat verildiği sürece, Black Mirror’ı yapmaya devam etmek istiyorum.”
Bu açıklama, dizinin gelecekte de farklı formatlara ve anlatım biçimlerine açık olabileceğini gösteriyor.
Streaming Rekabetinde Yeni Perde
Black Mirror ve Severance gibi yapımlar, dijital platformlar arasındaki içerik savaşlarının da önemli unsurları haline geldi. Netflix ve Apple TV+ arasındaki rekabet, yalnızca izlenme oranlarıyla sınırlı değil; aynı zamanda kültürel etki alanında da sürüyor.
Brooker’ın açıklamaları, bu yarışın yalnızca platformlar değil, yaratıcılar arasında da psikolojik bir mücadele halini aldığını gözler önüne seriyor.