Black Mirror 7. sezonuyla izleyiciyi yeniden karanlık teknolojik kurgularla buluşturdu. Ancak sezonun en çok konuşulan bölümlerinden biri olan “Plaything”, teknolojiden çok bir dönemin ruhunu eleştiren yapısıyla dikkat çekiyor. Bölümde, sosyal olarak izole bir oyun gazetecisinin “Thronglets” adlı sanal evcil hayvan oyununu çalması ve sonrasında yaşanan tüyler ürpertici olaylar konu ediliyor.
Bu hikâye yalnızca fütüristik korkulara değil, gerçek dünyadan ilham alınan bir geçmişe dayanıyor. Zira “Plaything”, doğrudan 90’ların ünlü İngiliz oyun dergisi PC Zone’a bir gönderme. Bölümde ana karakter Cameron Walker, bu dergi için yazılar yazıyor. İlginç olan şu ki, Black Mirror’ın yaratıcısı Charlie Brooker da kariyerine tam olarak burada başlamıştı.
PC Zone: Dergi Değil, Yeraltı Kültü
Dizideki PC Zone ofisi, düzenli masalar, büyük camlı ferah bir mekân gibi gösteriliyor. Oysa eski çalışanlara göre gerçeklik bundan çok uzaktı. Paul Presley, PC Zone ofisinin “gece kulübü ile gençlik merkezi karışımı bir bodrum katı” olduğunu söylüyor. Duvarlar CD’lerle, bozuk joystick’lerle, oyun kutularıyla dolu, dağınık ve karanlık bir atmosfer sunuyordu. Dergide müzikler genellikle yan ofisteki Metal Hammer dergisinden yankılanırdı.
Yine bir başka eski çalışan Richie Shoemaker, camların tozlu, dergilerin üst üste yığıldığı bir yeraltı karanlığına işaret ediyor. “Gündüz kavramı yıllarca yok gibiydi” diyor.
Oyunlar Gerçekti, Anılar Acı Tatlı
Bölümün oyun sahneleri ise dönemi doğru yansıtıyor. Doom, System Shock ve Magic Carpet gibi oyunlar gerçekten de o dönemin kült yapımlarıydı. Shoemaker, Brooker’ın ilk kapak konusunun gerçekten de System Shock olduğunu doğruluyor. Magic Carpet ise 96 puan almış, yazarı ise daha sonra İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nda görev almıştı.
Dizideki yaşlı ve huysuz editör karakterinin, PC Zone’un efsanevi isimlerinden Chris Anderson’dan esinlendiği düşünülüyor. Anderson, sigarayla ve Ultima Online’la beslenen “vampir vari” bir figür olarak anılıyor.
Thronglets ve Gerçek İlham: Creatures
“Plaything” bölümünün merkezinde yer alan sanal evcil hayvan oyunu Thronglets, birçok eleştirmen tarafından Tamagotchi ile kıyaslansa da, asıl esin kaynağı 1996 yapımı Creatures adlı oyundu. Creatures, CyberLife Technologies tarafından geliştirilen ve “dijital DNA” içeren ilk yapay yaşam deneylerinden biriydi.
Oyunun arkasındaki isim Steve Grand, geleneksel oyun anlayışına karşı çıkan bir programcıydı. Geliştirdiği canlılar, nöral ağlarla ve biyolojik sistemlerle çalışan, kendi kararlarını verebilen yaratıklardı. Grand, daha sonra bir robot orangutan geliştirdi ve yapay yaşam üzerine kitaplar yazdı. Gerçek bir Black Mirror karakterine dönüşen bilim insanı hâline geldi.
Dergicilikten Distopyaya: Brooker’ın Kendi Yansıması
“Plaything”, yalnızca bir Black Mirror bölümü değil, aynı zamanda Charlie Brooker’ın kendi geçmişine distopik bir bakışı. O dönemin oyun editörlerinin acayip atmosferi, bugün yapay zekâ ve bilinç üzerine korku hikâyelerine dönüştü.
Oyun dergileri her ne kadar toplumun geniş kesimi için görünmez bir alt kültür olsa da, o dergilerde büyüyen kuşak bugün teknolojinin ve kültürün yönünü belirliyor. “Plaything” tam da bu kesişimi işaret ediyor.
Geleceğe Dönüş Değil, Geçmişin Karanlığı
Bu bölüm, yalnızca AI korkularını değil, teknolojiyle şekillenmiş geçmişin nasıl bugünkü kültürel distopyaya dönüştüğünü anlatıyor. Black Mirror’ın her zaman yaptığı gibi, izleyicinin “oyuncak” sandığı şeyin aslında nasıl bir tehdit olabileceğini hatırlatıyor. Ve bunu, geçmişi bizzat yaşamış olan Brooker gibi bir figürün gözünden anlatması, bölümü daha da özel kılıyor.