Günümüzde depreme karşı en yenilikçi çözümlerden biri olan sismik izolatörler, bir binanın temeli ile üst yapısı arasına yerleştirilen özel cihazlardır. Bu sistemler, depremin neden olduğu yer hareketlerini binaya doğrudan aktarmak yerine enerjiyi emer veya yön değiştirerek, yapının zarar görmesini minimuma indirir.
Sismik izolatörler, binaların bir amortisör gibi hareket ederek deprem kuvvetlerine daha esnek ve kontrollü yanıt vermesini sağlar. Böylece ağır yapısal hasarlar ve can kayıpları önemli ölçüde azaltılabilir.
Sismik İzolatör Çeşitleri
Bugün dünyada kullanılan başlıca sismik izolatör türleri şunlardır:
- Kurşun Çekirdekli Kauçuk Mesnet (LRB): Kurşun çekirdeği ve kauçuk katmanların birleşiminden oluşur. Hem esnekliği hem de enerji sönümlemesini sağlar.
- Sürtünmeli Sarkaç İzolatörleri (FEB): Yapının tabanı ve üst kısmı arasında kontrollü bir kayma hareketi sağlar. Bu sistem, binayı yatay deprem kuvvetlerine karşı korur.
- Elastomerik Mesnetler: Doğal kauçuk ve çelik plakaların kombinasyonu ile üretilir. Esnek ve dayanıklıdır, titreşimlerin büyük bölümünü emer.
Tarihçesi: 19. Yüzyıldan Bugüne
Sismik izolasyon teknolojisi fikri ilk kez 19. yüzyılda ortaya atıldı. O dönemde binaların altına kum veya bilyalı sistemler yerleştirerek titreşimleri azaltma fikirleri gündeme geldi. Ancak modern anlamda ilk sismik izolatörler, 1970’lerde Yeni Zelanda’da Dr. Bill Robinson tarafından geliştirildi.
1981 yılında Wellington’daki William Clayton Binası’nda kullanılan Lead Rubber Bearing (LRB) sistemi, bu alandaki ilk uygulama olarak tarihe geçti. Ardından 1985’te ABD’deki Foothill Communities Adalet Merkezi sismik izolasyonlu ilk bina oldu.
Ne Kadar Etkili?
Çeşitli depremlerden elde edilen verilere göre sismik izolatörler, binalardaki yapısal hasarı dramatik şekilde azaltıyor.
Örneğin:
- 1994 Northridge Depremi (Kaliforniya) sonrası, izolatörlü binalar çok daha az zarar gördü.
- 2011 Christchurch Depremi (Yeni Zelanda) sırasında, izolatör kullanılan yapılar neredeyse hiç hasar almadı.
Özellikle hastane, müze ve kamu binalarında bu sistemlerin kullanılması, felaket anlarında hizmet sürekliliğini sağlama açısından büyük önem taşıyor.
Türkiye’de Sismik İzolatörlerin Yükselişi
Türkiye’de sismik izolatör kullanımı, özellikle 1999 Gölcük Depremi ve 2023 Kahramanmaraş Depremleri sonrasında büyük hız kazandı.
Bugün İstanbul’daki birçok şehir hastanesi, sismik izolatörlerle güçlendirildi:
- Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi: 2.068 izolatör
- Kartal Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi: 855 izolatör
- Pendik Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi: 827 izolatör
- Göztepe Prof. Dr. Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi: 503 izolatör
- Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi: 503 izolatör
Ayrıca İstanbul Havalimanı Kontrol Kuleleri de sismik izolatörlerle güçlendirilmiş durumda.
23 Nisan 2025’te Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremde bu izolatörlerin başarıyla çalıştığı ve yapıların hasarsız atlattığı raporlandı.
Maliyetler Ne Kadar?
Yeni yapılan binalara sismik izolatör eklemek, toplam inşaat maliyetine ortalama %5 ila %10 ek yük getiriyor.
Ancak mevcut bir yapıya sonradan izolatör entegre etmek istendiğinde bu oran %30 ila %40’a kadar çıkabiliyor.
Bu nedenle, özellikle kritik tesislerde yapım aşamasında izolatör planlaması büyük önem taşıyor.
Geleceğin Standartları
Giderek daha fazla ülke, özellikle kamu binaları ve hastaneler için sismik izolasyon sistemlerini zorunlu hale getirmeye başladı. Türkiye’de de önümüzdeki dönemde, başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerde bu teknolojinin daha yaygın kullanılması bekleniyor.
Depreme dayanıklı şehirler kurmak için sismik izolatörler, artık bir lüks değil, bir zorunluluk haline geliyor.