James Webb Uzay Teleskobu’nun (JWST) gözlemleri, evrenin kökenine dair kabul gören kütleçekim ve karanlık madde teorilerini sorguluyor. Yeni bir çalışmaya göre, JWST’nin bulguları, geniş çapta desteklenen Lambda-CDM modeline alternatif bir teori olan Değiştirilmiş Newton Dinamiği (MOND) ile daha uyumlu görünüyor.
JWST’nin Büyük Galaksilerle İlgili Şaşırtıcı Bulguları
NASA’nın 2021’de faaliyete geçirdiği JWST, evrenin en uzak köşelerine bakarak milyarlarca yıl öncesine dair veri topluyor. Ancak bu veriler, Lambda-CDM modelinin öngörüleriyle çelişiyor.
- Lambda-CDM modeline göre, evrenin erken dönemindeki galaksiler küçük ve sönük olmalı.
- JWST, bu dönemde büyük, parlak ve oluşumunu tamamlamış galaksiler gözlemledi.
Bu gözlemler, karanlık madde teorisine meydan okuyarak, evrenin ilk dönemlerindeki galaksi oluşumunu anlamak için farklı yaklaşımlar gerektiğini gösteriyor.
MOND: Karanlık Maddeye Alternatif Bir Teori
Çalışmanın yazarlarından Stacy McGaugh, Lambda-CDM modelinin öngörülerinin JWST verileriyle örtüşmediğini belirtti ve MOND teorisinin daha açıklayıcı olduğunu savundu.
MOND teorisi, ilk kez 1983’te fizikçi Mordehai Milgrom tarafından önerildi. Teori, kütleçekim zayıfladığında Isaac Newton’un klasik kütleçekim yasalarının geçersiz hale geldiğini öne sürüyor.
- MOND, galaksi ve galaksi kümelerinin uç kısımlarındaki tuhaf kütleçekim davranışlarını karanlık maddeye ihtiyaç duymadan açıklamaya çalışıyor.
- JWST’nin erken galaksilerle ilgili gözlemleri, MOND’un öngörülerine daha yakın duruyor.
Karanlık Madde ve Lambda-CDM Modeli
Karanlık madde, evrenin %27’sini oluşturduğu öne sürülen, ancak ışık yaymadığı, emmediği veya yansıtmadığı için gözlemlenemeyen bir madde türü.
- Lambda-CDM modeline göre, karanlık madde evrenin ilk dönemlerinde galaksilerin oluşumunu sağladı.
- Model, evrenin genişleme hızı gibi alanlarda halen başarılı sonuçlar veriyor.
Ancak MOND’un Lambda-CDM’ye göre daha iyi açıklamalar sunduğu bazı alanlar olduğu da vurgulanıyor.
Bilimsel Tartışma Devam Ediyor
McGaugh, Lambda-CDM modelini tamamen terk etmenin gerekli olmadığını ve teoriyi yeni gerçeklere uyacak şekilde değiştirmeye çalışmanın bilimin bir parçası olduğunu belirtti.
Öte yandan MOND, Albert Einstein’ın genel görelilik teorisiyle tam olarak uyumlu olmadığı için geniş çapta kabul görmüyor. Bilim insanları, bu teoriyi tüm gözlemleri açıklayacak bir çerçeveye oturtmakta zorlanıyor.
“Bilimsel Yöntemin Amacı Tahminleri Sorgulamaktır”
McGaugh, JWST’nin bulgularının bilimsel yöntemin gücünü kanıtladığını ifade ederek şu sözleri kullandı:
“Tahminlerde bulunuyoruz ve sonra hangilerinin gerçekleştiğini kontrol ediyoruz. Sonuç olarak, ‘Ben demiştim’ diyebilmek, bilimin doğasında var.”