Evrende göz kamaştıran bir sır, bilim insanları tarafından nihayet çözüme kavuştu. Helix Bulutsusu‘nda onlarca yıldır gözlemlenen sürekli X-ışını yayılımının kaynağı, muhtemelen yok olmuş bir dev gezegenin geride bıraktığı yıkıntılar olabilir. Bu çarpıcı bulgu, gezegen sistemlerinin ölümcül sonlarını anlamak adına önemli bir adım olarak görülüyor.
Helix Bulutsusu’ndan Gelen Sıradışı X-Işını Yayılımı
Yaklaşık 650 ışık yılı uzaklıktaki Helix Bulutsusu, ölmüş bir yıldızın çevresine saçtığı gaz ve tozdan oluşan, renkli ve etkileyici bir bulutsudur. Ancak bulutsunun en dikkat çekici özelliği, merkezindeki beyaz cüce yıldızdan gelen ve onlarca yıldır süregelen X-ışını parıltısı oldu. İlk kez 1980’lerde NASA’nın Einstein Gözlemevi tarafından tespit edilen bu olağan dışı X-ışınları, 1990’larda ROSAT ve 2000’li yıllarda ise Chandra X-Ray Gözlemevi ve Avrupa Uzay Ajansı’nın XMM-Newton teleskobu ile doğrulandı.
Genellikle yalnız kalan bir beyaz cücenin bu denli güçlü bir X-ışını yayılımına sahip olması, astrofizikçiler için büyük bir gizemdi. Ancak yapılan yeni çalışmalar, bu X-ışınlarının kaynağının yok edilen bir dev gezegen olabileceğini ortaya koydu.
Dev Bir Gezegenin Çöküşü
Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi’nden astrofizikçi Sandino Estrada-Dorado ve ekibinin yaptığı araştırmalara göre, söz konusu X-ışını yayılımı tesadüfi bir olay değil. 1992’den günümüze kadar devam eden düzenli ve sabit bir yayılım, beyaz cüceye sürekli bir madde akışını işaret ediyor. Yapılan hesaplamalara göre bu madde, büyük olasılıkla bir zamanlar beyaz cüceye çok yaklaşarak parçalanmış Jüpiter büyüklüğünde bir gezegenin kalıntıları.
Beyaz cücenin muazzam yerçekimi, bu dev gezegeni parçaladıktan sonra geriye kalan enkazı çevresinde bir disk şeklinde topladı. Bu enkaz, beyaz cüceye düşerken aşırı derecede ısınıyor ve ortaya gözlemlenen X-ışını parıltısını çıkarıyor.
Geleceğe Dair Bir İpucu
Çalışmaya dahil olmayan, ancak değerlendirmede bulunan Washington Üniversitesi’nden gezegen bilimci Paul Byrne, bu keşfin yalnızca Helix Bulutsusu için değil, aynı zamanda Güneş Sistemi’nin uzak geleceği için de ipucu taşıdığını belirtti. Byrne, “Bir yıldızın kırmızı dev evresinden beyaz cüceye geçişinden sonra gezegen sistemlerinin nasıl davrandığı hakkında çok az şey biliyoruz. Bu çalışma, Güneş Sistemi’nin de milyonlarca yıl sonraki sonunu gösteriyor olabilir,” dedi.
X-Işınları, Gezegenlerin İç Yapılarını Ortaya Çıkarabilir
Bu tür gözlemler, sadece gezegen yıkımlarının izini sürmekle kalmıyor, aynı zamanda yok olan gezegenlerin derin iç yapıları hakkında da bilgi sunabilir. Gezegenlerin iç yapısına dair doğrudan veri elde etmenin son derece zor olduğunu belirten Byrne, “Benzer gözlemlerle, yıldızdan gelen sinyallerle birlikte, düşen gezegenin özelliklerini de çözümleyebiliriz,” diyerek bu tür çalışmaların önemine dikkat çekti.
Araştırma, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlandı ve gezegen sistemlerinin son evrelerini anlamak isteyen astronomlar için yeni bir yol açtı.