Uzun yıllardır hareketlilik belirtileri gösteren ve olası bir felaketin habercisi olduğu düşünülen Uturuncu Yanardağı, bilimsel bir araştırmayla yeniden gündemde. Bolivya’nın güneybatısındaki And Dağları‘nda yer alan bu dev volkan, geçtiğimiz on yıllarda gözlemlenen sismik hareketlilik ve gaz salınımları nedeniyle “zombi yanardağ” olarak tanımlanmıştı. Ancak yeni bir araştırma, bu ilginç doğa olayının sanıldığı kadar tehlikeli olmayabileceğini ortaya koydu.
“Zombi Yanardağ” Ne Demek?
Bilimsel literatürde “zombi yanardağ” terimi, teknik olarak uyuyan ancak yeniden aktifleşme işaretleri gösteren yanardağları tanımlamak için kullanılıyor. Bu tanım, bir zamanlar patlamış ama uzun süredir sessiz kalan, buna rağmen çeşitli sismik ya da jeotermal faaliyetler sergileyen volkanları kapsıyor. Uturuncu Yanardağı, 250 bin yıl önce son kez patladı ancak 1990’lı yıllardan bu yana dikkat çeken hareketlilik belirtileri gösteriyor.
Uturuncu Yanardağı Neden Endişe Yaratıyordu?
Uturuncu, Altiplano-Puna magma rezervuarı adı verilen devasa ve derin bir yeraltı magma kütlesinin tam üzerinde yer alıyor. Bölgedeki gaz salınımları, yer sarsıntıları ve zemindeki deformasyonlar, bilim insanlarını olası bir patlamaya karşı alarm durumuna geçirmişti. Özellikle de yanardağın merkezinin yükselmesiyle birlikte çevresindeki alanın çökmesi, “Meksika şapkası” benzeri bir şeklin oluşmasına neden olmuştu. Bu durum, uzmanlar arasında büyük bir belirsizlik ve endişe yaratmıştı.
Yeni Araştırma: Patlama Tehlikesi Sanılandan Daha Düşük
Ancak 28 Nisan’da PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, Uturuncu’daki hareketliliğin ardındaki mekanizmayı aydınlattı. Uluslararası bir araştırma ekibi, 1700’den fazla küçük ölçekli deprem verisini analiz ederek yanardağın yeraltı yapısının üç boyutlu bir modelini oluşturdu. Bu sayede, yüzeye çıkan gazların magma basıncıyla değil, farklı bir süreçle hareket ettiği anlaşıldı.
Araştırmacılar, Altiplano-Puna’nın sıcak sıvı ve gazları dar, baca benzeri bir kanal aracılığıyla yüzeye gönderdiğini tespit etti. Bu gazlar, volkanın zirvesinin altında sıkışıyor ve ardından çevredeki çatlaklara yayılarak tuzlu su salınımına neden oluyor. Yani volkanın yüzeyindeki deformasyonlar ve sismik aktiviteler, magma yükselmesinden değil, bu gaz ve sıvı hareketlerinden kaynaklanıyor.
Magma Yükselmiyor, Gaz Seviyesi Düşük
Çalışma ayrıca, Uturuncu’nun altında depolanan gaz miktarının çok düşük olduğunu ortaya koydu. Bu da, daha önce düşünülen büyük çaplı bir patlamanın gerçekleşme olasılığının neredeyse sıfıra yakın olduğunu gösteriyor. Araştırmayı yürüten bilim insanları, Uturuncu’daki tuhaf hareketlerin doğrudan tehlike yaratmadığını, ancak volkanın izlenmesi gerektiğini vurguluyor.
Yöntem Diğer Zombi Yanardağlara da Uygulanabilir
Cornell Üniversitesi’nden Prof. Matthew Pritchard, bu yöntemin dünya genelinde potansiyel tehlike barındıran yüzlerce volkan için kullanılabileceğini belirtti. Pritchard, “Bu yaklaşım, dünya çapında aktif olma potansiyeli taşıyan en az 1400 yanardağa uygulanabilir” diyerek araştırmanın önemini vurguladı.
Bu yeni yöntem sayesinde aktif sayılmayan ancak hareketlilik sergileyen zombi yanardağların da çok daha detaylı bir şekilde incelenmesi mümkün hale gelecek. Uzmanlar, iklim değişikliği ve doğal afet risklerinin arttığı bir dönemde bu tür çalışmalara daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
Doğal Afet Riskinde Yeni Yaklaşım
Uturuncu örneği, sadece bu bölge için değil, dünya genelinde doğal afetlerin önceden tespit edilmesi ve daha doğru bir şekilde sınıflandırılması açısından büyük bir dönüm noktası olabilir. Volkan izleme teknolojilerinin gelişmesi ve jeofiziksel modelleme tekniklerinin ilerlemesiyle birlikte, insanlık artık bu tür doğa olaylarına karşı daha hazırlıklı olabilir.