Becoming Madonna, ilk bakışta ünlü yıldızın ışıltıya giden zorlu yolculuğunu anlatacakmış gibi bir izlenim bırakıyor. Ancak, Michael Ogden’ın yönetmenliğini üstlendiği bu arşiv zengini, ancak dağınık belgesel, beklentilerin çok ötesinde bir yere evriliyor. Film, Madonna’nın New York’ta şöhret öncesi yıllarına kısa bir dokunuş yapıyor, fakat ardından tanıdık popüler tarihin derinliklerine dalarak gerçek hikâyeyi yüzeyde bırakıyor.
New York’ta Başlayan Efsane: Fırsat ve Hayatta Kalma Mücadelesi
1978 yılında, sadece 19 yaşında ve cebinde 35 dolarla New York‘a adım atan Madonna, sanatın ve kaosun kucağında bir kimlik inşa etmeye başladı. Başlangıçta bale sanatçısı olmayı hedefleyen genç Madonna, balenin elitist yapısından hızla soğuyarak müziğe yöneldi. Breakfast Club grubunda davul çalarak başlayan bu serüven, onun liderlik hırsı ve yıldız olma arzusuyla şekillendi. Bu erken dönem, belgeselin en can alıcı bölümlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Arşiv Görüntülerinin Büyüsü ve Kaçırılan Fırsatlar
Becoming Madonna, Madonna’nın şöhret öncesi döneminden değerli 16mm görüntüler sunarak izleyiciye eşsiz bir nostalji yaşatıyor. Ancak ne yazık ki bu dönem, filmde yalnızca yaklaşık 20 dakika sürüyor. Hemen ardından, “Everybody” şarkısının kaydedilmesi ve ilk single’ın çıkışıyla birlikte, tanıdığımız Madonna’nın hikâyesine hızlıca geçiliyor.
Belgesel, bu kritik dönemi hızlıca geçerken, Madonna’nın hayatındaki pek çok önemli detayı göz ardı ediyor. Örneğin, Martha Graham‘dan aldığı eğitim, Russian Tea Room‘daki çalışmaları, Jean-Michel Basquiat ile olan ilişkisi ve ilk albümünün başarısında önemli rol oynayan “Jellybean” Benitez ile iş birliği gibi önemli detaylar yalnızca yüzeysel şekilde anılıyor.
Şöhretin İnşası ve Klişe Skandallar
Belgeselin büyük bir kısmı, zaten herkesin bildiği Madonna efsanesine odaklanıyor. “Holiday”, “Borderline” gibi hitlerin çıkışı, Like a Virgin albümünün patlaması ve Desperately Seeking Susan filmindeki rolüyle gelen yıldızlık hikayesi detaylandırılıyor. Ancak bu süreç, yeni bir bakış açısı sunmaktan ziyade, zaten çoktan anlatılmış bir öyküyü tekrar ediyor.
LGBTQ+ Kültürüyle Kurulan Derin Bağlar
Belgesel, olumlu bir adım olarak, Madonna’nın özellikle LGBTQ+ topluluğuyla kurduğu güçlü bağları ön plana çıkarıyor. Martin Burgoyne ile olan dostluğu ve AIDS krizine karşı verdiği mücadele, sanatçının kimliğini ve duruşunu şekillendiren önemli unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle Blonde Ambition Tour döneminde sahneye taşıdığı “erkeklikle dans eden” güçlü persona, Madonna’yı dönemin diğer pop yıldızlarından ayıran temel farklardan biri olarak belgeselde işleniyor.
Belgeselin En Büyük Eksikliği: Duyguyu Yakalayamamak
Tüm güçlü görsellere rağmen, Becoming Madonna, Madonna’nın ateşini, kararlılığını ve asi ruhunu tam anlamıyla yansıtmayı başaramıyor. Film, skandalları – MTV sahnesinde yere yatıp yuvarlanması, Like a Prayer klibinin yarattığı dini tartışmalar, Sex kitabının kışkırtıcı yayını gibi anlar – büyütürken, aslında bu skandalların Madonna için sadece bir strateji değil, bilinçli bir güç oyunu olduğunu atlıyor. O, zaten “skandala maruz kalan” değil, skandalı yaratan taraftı.