İsrail’in İran’a yönelik saldırıları, sadece bölgeyi değil, küresel dengeleri de sarsıyor. Rusya, Suriye’nin ardından İran’daki etkisini de yitirme riskiyle karşı karşıya. Kremlin, Ukrayna savaşı sürerken yeni bir jeopolitik sınavla yüzleşiyor.
İsrail-İran krizi Moskova’yı zorluyor
İsrail’in İran’daki askeri ve nükleer hedeflere yönelik saldırıları sürerken, Moskova bu gelişmeleri “tehlikeli” ve “alarm verici” olarak tanımladı. Ancak Rusya iç kamuoyu ve medya organları, çatışmanın bazı stratejik avantajlarına da işaret ediyor.
Özellikle petrol fiyatlarının yükselmesi, yaptırımlar altındaki Rus ekonomisi için can simidi niteliğinde olabilir. Dahası, dünya kamuoyunun Ukrayna’daki savaşa olan dikkatinin azalması da Moskova için zaman kazanma fırsatı yaratıyor. Nitekim Moskovsky Komsomolets gazetesinin attığı “Kiev unutuldu” manşeti, bu bakış açısını özetliyor.
Rusya arabulucu olabilir mi?
Kremlin, bir başka olası stratejik hamle olarak Ortadoğu’daki krize arabulucu sıfatıyla dahil olmayı hedefliyor. Eğer bu teklif kabul edilirse, Rusya kendisini barış elçisi olarak konumlandırabilir ve Ukrayna’daki saldırgan imajını yumuşatmayı deneyebilir. Ancak bunun gerçekleşmesi için İsrail ve İran taraflarının Rusya’ya güvenmesi gerekiyor ki bu, mevcut dengeler düşünüldüğünde oldukça zorlu bir hedef.
Askeri destek yok, açıklamalarla yetiniyor
Rusya, İsrail’in saldırılarına karşı İran’a şu ana dek sadece siyasi destek verdi. Askerî yardım sunulmaması, Moskova’nın Tahran nezdindeki güvenilirliğini zedeleyebilir. Rus dış politika uzmanı Andrey Kortunov, Kommersant gazetesine yazdığı analizde şu ifadeyi kullandı:
“İran ile kısa süre önce stratejik ortaklık imzalayan Rusya, bu saldırıları engelleyemedi. Sadece açıklamalarla yetinmesi, ciddi bir zaaf göstergesi.”
Stratejik ortaklık ama garantörlük yok
Ocak ayında Putin ile İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşması, askeri bir ittifak niteliği taşımıyor. Bu anlaşma, Moskova’ya Tahran’ı savunma yükümlülüğü getirmiyor. Ancak kamuoyuna güçlü bir birliktelik mesajı verilmişti. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, bu anlaşmanın “bölgesel güvenlik koordinasyonunu artırmak” amacı taşıdığını belirtmişti.
Suriye’den sonra İran mı?
Son altı ayda Rusya, Ortadoğu’daki en büyük müttefiklerinden biri olan Suriye’de de zemin kaybetti. Beşar Esad’ın Rusya’ya sığınması ve Şam’daki gücün zayıflaması, Moskova için büyük bir prestij kaybıydı. Şimdi ise İran’da bir rejim değişikliği ihtimali, bu kaybın daha da büyümesine yol açabilir.
Moskovsky Komsomolets gazetesi, “Gerçek zamanlı olarak jeopolitik devrim yaşanıyor” başlığıyla yayımladığı analizinde bu olasılığa dikkat çekti.
Putin St. Petersburg’da ama dünya başka bir yere bakıyor
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, St. Petersburg’daki Uluslararası Ekonomik Forumu’na hazırlanıyor. Bir zamanların “Rusya’nın Davos’u” olarak bilinen etkinlik, Ukrayna işgali sonrası cazibesini büyük ölçüde yitirmiş durumda.
Batılı CEO’ların katılım göstermediği foruma bu yıl 140’tan fazla ülke ve bölgeden temsilci bekleniyor. Kremlin, bu forumu uluslararası izolasyon çabalarının işe yaramadığını göstermek için kullanmak istiyor. Ancak jeopolitik kriz, ekonomi başlıklarının önüne geçecek gibi görünüyor.
Putin’in forum sırasında hem Ortadoğu krizine hem de Ukrayna savaşına dair yapacağı açıklamalar dikkatle izlenecek.