Avrupa’da enerji politikaları uzun yıllardır yenilenebilir kaynakların merkezinde şekilleniyordu. Ancak son gelişmeler, kıtanın bu hedeften hızla uzaklaşmaya başladığını gösteriyor. Enerji devi TotalEnergies, Avrupa’daki doğalgaz santrallerinin yüzde 50’sini 5,1 milyar euro karşılığında satın alarak buz gibi bir gerçeği gün yüzüne çıkardı: Yenilenebilir enerji artık tek başına yeterli görülmüyor. Rüzgâr ve güneşin uzun vadede güvenilir bir üretim kapasitesi sunmadığını düşünen şirketler, pragmatik bir dönüş yaparak yeniden fosil yakıt altyapılarına yöneliyor.
Bu satın alım yalnızca TotalEnergies için değil; Avrupa genelinde değişen enerji dengeleri için de sarsıcı bir işaret. Çek iş insanı Daniel Kretinsky’nin kontrol ettiği EPH bünyesindeki santralleri devralan TotalEnergies, Britanya’dan Fransa’ya, İtalya’dan Hollanda ve İrlanda’ya kadar geniş bir enerji ağında etkisini artırmış durumda.
Enerji Şirketleri Yenilenebilirde Umduğunu Bulamadı
Avrupa’da uzun yıllar boyunca yenilenebilir enerji kavramı siyasal hedeflerin, kamu politikalarının ve çevreci söylemlerin merkezindeydi. Paris Anlaşması sonrasında kıta, küresel yeşil dönüşümün öncüsü olarak görülüyordu. Ancak gerçek tablo farklı bir noktaya evrilmeye başladı.
TotalEnergies, büyük ölçekli güneş ve rüzgâr yatırımlarına rağmen yalnızca bu alanlara bel bağlamanın kârlı bir iş modeli sunmadığını fark etti. Şirket yöneticileri, rüzgârın durduğu, güneşin çekildiği anlarda istikrarlı bir güç kaynağına ihtiyaç olduğunu ve bunun Avrupa’nın birçok bölgesinde doğalgaz olduğunu vurguluyor. Teknoloji devlerinin, veri merkezlerinin ve ağır sanayi tesislerinin artan talebi ise bu dönüşümde kritik rol oynuyor.
TotalEnergies CEO’su Patrick Pouyanné, Avrupa’nın geleceğinde gaz ve yenilenebilir enerjinin yüzde 50-50 dengesiyle ilerleyeceğini ifade ederek şirketin yeni stratejik çizgisini açıkça ortaya koydu. Üstelik TotalEnergies, Avrupa’nın en büyük LNG tedarikçilerinden biri olarak konumunu güçlendirmek için bu hamleyi tamamlayıcı bir adım olarak görüyor.
Shell de Geri Adım Attı: Rüzgâr ve Güneş Projeleri Askıda
Avrupa’nın enerji devlerinden Shell, yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik daha keskin bir geri çekilme sergiliyor. Şirket, Britanya sularındaki iki büyük yüzer rüzgâr projesinden ve ABD’deki Atlantic Shores girişiminden çekileceğini açıkladı. Shell, yenilenebilir üretim yerine enerjiyi ticari olarak değerlendirmeye odaklanacağını belirtiyor.
Bu geri adımlar, Avrupa enerji sektöründe bir paradigma değişikliğinin başladığını gösteriyor. Sektör, çevre hedefleri ile ekonomik gerçekler arasındaki makasın giderek açıldığını kabul etmeye başlamış durumda.
Avrupa’nın Karanlık Gerçeği: Enerji Güvenliği Yeniden Öncelik Oldu
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası yaşanan tedarik krizi, Avrupa’nın enerji güvenliğini derinden sarstı. Rus gazının hızla azalması, Avrupa ülkelerini tedarik zincirini çeşitlendirmeye ve kendi yerli üretim kapasitesini artırmaya itti.
Bu nedenle Almanya başta olmak üzere birçok ülke doğalgaz yatırımlarını yeniden hızlandırıyor. Almanya’nın tamamlanmak üzere olan 10 gigawatt kapasiteli doğalgaz santralleri, daha önce görülmemiş bir geri dönüşün en somut örnekleri arasında.
Energean CEO’su Mathios Rigas, özellikle İtalya gibi ülkelerin bir dönem durdurdukları petrol ve doğalgaz ruhsatlarını yeniden genişletmeye başladığını belirterek fosil yakıtların Avrupa için hâlâ vazgeçilmez olduğunu ifade ediyor.
Exxon Mobil de Avrupa’da Ağırlığını Artırıyor
ABD’nin enerji politikalarında yaşanan büyük değişimlerin etkileri de Avrupa’da hissediliyor. Exxon Mobil, Atina’da petrol ve gaz arama çalışmalarını içeren kritik bir anlaşmaya imza atarak bölgedeki faaliyetlerini genişletti. Anlaşmanın Trump yönetimi tarafından açıkça desteklenmesi, transatlantik enerji ortaklığının yeni bir döneme girdiğinin işareti olarak görülüyor.
ABD Enerji Bakanı Chris Wright’ın “ABD sağduyuyu geri getiriyor” çıkışı, Washington’un fosil yakıtları yeniden stratejik bir araç olarak konumlandırdığının açık göstergesi.
Güneş ve Rüzgâr Neden Yeterli Olmadı?
Avrupa’da yenilenebilir enerji üretimi büyük yatırımlarla büyüse de istikrarsızlık, bu kaynakların zayıf karnı olmaya devam ediyor. Güneş ışığı ve rüzgâr her zaman mevcut olmadığı için enerji şirketleri sürekli ve güçlü üretim sağlayacak bir altyapıya ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle gaz santralleri, kesintileri dengeleyen kritik bir rol üstleniyor.
Enerji uzmanlarına göre devasa veri merkezlerinden ağır sanayi işletmelerine kadar hızla büyüyen enerji ihtiyacı, tek başına yenilenebilir kaynaklarla karşılanamayacak kadar büyük.
