Dijital dünyayı düzenleyen Avrupa Birliği yasalarının teknoloji devlerine etkisi büyürken, Amazon, kendisine verilen “çok büyük çevrimiçi platform (VLOP)” etiketine karşı Avrupa Adalet Divanı’nın Genel Mahkemesi’nde dava açtı. Şirket, söz konusu sınıflandırmanın kendisi için “orantısız, keyfi ve ayrımcı” olduğunu savunuyor.
AB’nin 2022 yılında yürürlüğe giren Dijital Hizmetler Yasası (DSA) kapsamında, bu etiketle sınıflandırılan şirketler çok daha sıkı içerik denetimi, risk yönetimi, dış denetim ve veri paylaşımı gibi yükümlülüklerle karşı karşıya kalıyor.
Amazon: “Büyüklüğümüz, risk anlamına gelmez”
Amazon’un avukatı Robert Spano, mahkemede yaptığı savunmada, Amazon’un faaliyet gösterdiği alan olan çevrimiçi pazar yerlerinin, sosyal medya platformları gibi sistemik risk barındırmadığını dile getirdi.
“Amazon Mağazası gibi pazar yerleri sistemik risk oluşturmaz. VLOP kuralları, yasadışı veya sahte ürünlerin yayılmasını engellemek için makul bir katkı sunmaz,” diyen Spano, Amazon’un mevcut ürün güvenliği ve uyum yasalarıyla halihazırda gerekli tedbirleri aldığını belirtti.
Spano ayrıca, VLOP statüsünün yalnızca şirketin büyüklüğüne bakılarak verildiğini, ancak bu durumun gerçek risk düzeyini yansıtmadığını ifade etti:
“Amazon Store gibi pazar yerlerinde boyut, riskin çarpan etkisini yaratmaz. Bu etiketleme, keyfi, orantısız ve ayrımcıdır.”
DSA Nedir? Neden Eleştiriliyor?
Dijital Hizmetler Yasası (DSA), Avrupa Birliği’nin büyük teknoloji şirketlerine yönelik en kapsamlı düzenlemelerinden biri olarak biliniyor. DSA kapsamında “çok büyük çevrimiçi platformlar” (VLOP) olarak tanımlanan şirketler:
- Yasadışı içeriklere karşı daha güçlü önlemler almak
- Kullanıcı güvenliği ve toplum üzerindeki etkiler için risk değerlendirmesi yapmak
- Bağımsız denetimlerden geçmek
- Araştırmacılar ve yetkililerle veri paylaşmak zorundalar.
Ancak birçok teknoloji şirketi, bu kuralların genel geçer olmadığı, iş modeline göre farklılık göstermesi gerektiği görüşünde.
Amazon’un İtirazı Ne Anlama Geliyor?
Amazon’un itirazı yalnızca kendi yükümlülüklerini sınırlamaya yönelik değil; aynı zamanda e-ticaret platformlarının sosyal medya devleriyle aynı kefeye konmasının yanlış olduğu görüşünü de yansıtıyor.
Amazon, yaşanabilecek sorunların genellikle tekil kullanıcılarla sınırlı olduğunu ve “tüm kullanıcı kitlesi üzerinde sistematik bir tehdit” oluşturmadığını vurguluyor. Özellikle sahte ürünler, güvenlik açıkları gibi konuların zaten ulusal ve uluslararası düzeyde düzenlemelere tabi olduğunu belirtiyor.
Sadece Amazon Değil: Diğer Devler de İtiraz Ediyor
Amazon, DSA’ya karşı hukuki mücadele başlatan tek şirket değil. Daha önce Meta Platforms (Facebook, Instagram), Çin merkezli TikTok ve Alman online perakendeci Zalando da DSA kapsamındaki düzenlemelere karşı çeşitli hukuki itirazlarda bulunmuştu.
Bu gelişmeler, büyük platformların AB düzenlemeleri karşısında daha sert ve yapısal bir direnç göstermeye başladığını gösteriyor.
Karar Ne Zaman Verilecek?
Amazon’un açtığı davayla ilgili kararın önümüzdeki aylar içinde açıklanması bekleniyor. Eğer mahkeme Amazon lehine karar verirse, bu durum DSA’nın uygulanmasında önemli bir emsal teşkil edebilir. Aksi takdirde, teknoloji devlerinin AB içindeki faaliyetlerine daha sıkı denetim ve şeffaflık yükümlülükleri getirilmesi kaçınılmaz hale gelecek.
Avrupa’nın Dijital Düzeni ve Gelecek Tartışmaları
Avrupa Komisyonu, DSA ile birlikte özellikle kamu güvenliği, çocukların korunması, sahte haberlerin yayılması gibi konularda platformları daha fazla sorumluluk almaya zorlamak istiyor. Ancak Amazon gibi şirketler, bu sorumluluğun her platform türüne eşit şekilde dağıtılamayacağını savunuyor.
Bu hukuki mücadelenin sonucu, yalnızca Amazon’un değil, Avrupa’daki tüm dijital ekonomi modelinin geleceğini şekillendirebilir.