2014 yılında Birleşik Krallık hükümeti tarafından kurulan ve yapay zekâ alanında ulusal liderlik hedefiyle yola çıkan Alan Turing Enstitüsü (ATI), bugün derin bir kimlik krizi ile boğuşuyor. Hükümetin savunma ve güvenlik odaklı dönüşüm talepleri, enstitüyü sadece personel değil, kamuoyu nezdinde de tartışmalı bir noktaya getirdi.
Enstitüye yönelik en son ve ciddi uyarı, kurum içinden gelen bir whistleblower (ifşacı) raporuyla ortaya çıktı. Hayır kurumu statüsündeki ATI, büyük ölçüde hükümet fonlarıyla faaliyet gösterse de içerden yapılan bu uyarı, kurumun şeffaflığı, yönetim yapısı ve kamu güvenilirliği konularında ciddi soru işaretleri yarattı.
100 Milyon Sterlinlik Fon Kaybı Gündemde
Şikayet mektubunda yer alan en çarpıcı iddialardan biri, 100 milyon sterlinlik devlet fonunun geri çekilme ihtimali. Bu durumun gerçekleşmesi halinde, enstitünün tamamen kapanabileceği öngörülüyor. Personelin ifadelerine göre, bu sadece bir finansal kriz değil; aynı zamanda kurumun kuruluş misyonunun da ortadan kaldırılması anlamına geliyor.
ATI Çalışanları İsyanda: “Savunmaya Odaklanmak Turing’in Ruhu Değil”
İçeriden gelen bilgiler, ATI yönetimi ile çalışanlar arasında artan bir güvensizlik olduğunu gösteriyor. Personel, sağlık, çevre ve sosyal eşitsizlik gibi alanlarda sürdürülen araştırmaların askıya alınmasından duydukları rahatsızlığı açıkça ifade etti. En az 50 çalışanın işten çıkarılacağı belirtilirken, özellikle çevrimiçi güvenlik ve sağlıkta yapay zekâ projeleri iptal edildi.
Hükümetten Açık Mesaj: “Odak Savunma Olmalı”
Teknoloji Bakanı Peter Kyle, ATI yönetimine gönderdiği son mektupta kurumun esas önceliğinin artık savunma ve milli güvenlik olması gerektiğini net şekilde belirtti. Bakan, ATI’nin uzun vadeli fonlanmasının da bu dönüşüme bağlı olduğunu açıkladı.
Kyle’ın mesajı aynı zamanda ATI yönetiminde değişiklik sinyali de taşıyor. Mevcut liderliğin, bu dönüşümü yönetecek yetkinlikte olmadığını ima eden Kyle, “Yönetim kadrosu savunma sektörünü bilen uzmanlardan oluşmalı” dedi.
ATI Yönetimi Direniyor Ama Güç Kaybediyor
Enstitü Başkanı Doug Gurr ve CEO Jean Innes, hükümetin taleplerine kısmen uyum sağlama sözü verirken, aynı zamanda sağlık ve çevre projelerinin de sürdürüleceğini belirtiyor. Ancak çalışanlar bu söylemi yeterli bulmuyor. Son yapılan çevrimiçi iç toplantıda, yönetimle personel arasında gerilim doruğa çıktı. Katılımcıların ifadelerine göre toplantı boyunca atmosfer “küçümseyici ve güvensiz” bir haldeydi.
Akademik Dünyadan Eleştiri: “Bu Enstitü Turing’in Mirası İçin Kuruldu”
Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Jon Crowcroft, ATI’nin mevcut gidişatını ciddi şekilde eleştirdi. Ona göre, kurumun değerli personelini elde tutacak bir “Plan A” yok. Ayrıca olası bir personel göçü karşısında bina ve bütçenin sürdürülebilirliği de tehlikede. Crowcroft’a göre, “Yalnızca savunma odaklı bir ATI, Turing’in çok yönlü bilimsel mirasını temsil edemez.”
ATI’nin Misyonu ve Tersine Dönüş
Enstitü, Oxford, Cambridge, Edinburgh, UCL ve Warwick gibi Birleşik Krallık’ın önde gelen üniversiteleri tarafından kurulmuştu. Kalp hastalıklarına yönelik dijital ikizler, hava trafik kontrolünde yapay zekâ ve hava durumu tahmini gibi projelerle büyük kamu yararına imza attı.
Ancak bugün gelinen noktada, bu geniş yelpazeli yaklaşımın yerini tek odaklı bir savunma stratejisi almak üzere. ATI’nin British Library binasında faaliyet göstermesi bile, daralan faaliyet alanı nedeniyle artık sorgulanır hale geldi.
Turing’in Adı Yaşayacak Ama Kurumu Belki Değil
ATI sözcüsü, yapılan değişimlerin “ulusal ihtiyaçlara cevap vermek” amacıyla yapıldığını savunsa da, personel ve akademik çevrelerde bu yaklaşımın misyon sapması olduğu görüşü ağırlıkta.
Turing’in adı ve mirası 50 sterlinlik banknotlar, Oscar ödüllü filmler ve bilimsel metinlerle yaşamaya devam edecek. Ancak onun adına kurulan enstitünün, bu mirası gerçekten yaşatıp yaşatamayacağı büyük bir soru işareti.