İran ile İsrail arasındaki çatışmaların 10. gününde ABD’nin doğrudan müdahalesi bölgedeki tansiyonu daha da yükseltti. ABD, İran’ın üç önemli nükleer tesisi olan Fordo, Natanz ve İsfahan’ı hedef aldı. Bu tesisler yalnızca İran’ın enerji altyapısının değil, aynı zamanda uranyum zenginleştirme ve nükleer silah geliştirme potansiyelinin temel taşları olarak biliniyor.
ABD’nin saldırısı, bu üç tesisin nükleer programdaki yerini ve askeri açıdan taşıdığı stratejik önemi yeniden gündeme taşıdı. İşte Fordo, Natanz ve İsfahan’a dair eldeki bilgiler.
Natanz Nükleer Tesisi: İran’ın Zenginleştirme Üssü
Başkent Tahran’ın yaklaşık 250 kilometre güneyinde yer alan Natanz Nükleer Tesisi, İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin merkezi olarak kabul ediliyor. Uluslararası gözlemciler, bu kompleksin İran’ın en büyük nükleer altyapılarından biri olduğunu ve burada binlerce santrifüj makinesinin bulunduğunu belirtiyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından denetlenen tesiste, İran’ın uranyumu yüzde 60 saflığa kadar zenginleştirdiği raporlandı. Bu oran, nükleer silah üretimi için gerekli olan yüzde 90 seviyesine oldukça yakın.
Nükleer Tehdit Girişimi (NTI) verilerine göre tesiste altı yer üstü bina ve üç büyük yer altı yapı bulunuyor. Bu yapılardan ikisi, 50 bin santrifüj kapasiteli olarak tasarlanmış durumda. Uzmanlar, saldırının yer üstündeki altyapıyı hedef aldığını, ancak alt katlara giden elektrik sisteminin devre dışı bırakılmasının yer altındaki makineleri de etkileyebileceğini söylüyor.
Fordo Nükleer Tesisi: Yer Altına Gizlenmiş Nükleer Güç
İran’ın Kum kenti yakınlarında, bir dağın içine inşa edilen Fordo Nükleer Tesisi, en gizli ve en korunaklı merkezlerden biri olarak biliniyor. Ana faaliyet alanı olan uranyum zenginleştirme, burada yüksek güvenlikli, yerin 80 ila 90 metre altındaki salonlarda yürütülüyor.
Tarafsız Bilim ve Uluslararası Güvenlik Enstitüsü (ISIS), İran’ın Fordo’daki stoklarını üç hafta içinde 233 kilogram silah kalitesinde uranyuma çevirebileceğini belirtiyor. Bu miktar, yaklaşık dokuz nükleer başlık üretmek için yeterli olabilir.
UAEA raporlarına göre, Fordo tesisinde 2 bin 700 civarında santrifüj aktif olarak çalışıyor. İsrailli askeri kaynaklara göre, ABD dışındaki hiçbir ülke bu kadar derinliği vurabilecek kapasitede mühimmat sistemine sahip değil. Bu da Fordo’nun neden bu kadar özel bir hedef olduğunu ortaya koyuyor.
İsfahan Nükleer Tesisi: İran’ın Araştırma Beyni
İran’ın merkezinde yer alan İsfahan Nükleer Tesisi, daha çok bir araştırma ve geliştirme merkezi olarak tanımlanıyor. 1984 yılında Çin desteğiyle açılan tesis, yıllar içerisinde İran’ın nükleer teknolojisini besleyen çok sayıda alt birimi barındırmaya başladı.
NTI verilerine göre burada üç adet Çin kaynaklı küçük araştırma reaktörü bulunuyor. Ayrıca bir dönüştürme tesisi, bir yakıt üretim merkezi, bir zirkonyum kaplama fabrikası ve çeşitli laboratuvarlar da İsfahan kompleksinin içinde yer alıyor.
Yaklaşık 3 bin bilim insanının görev yaptığı bu tesis, İran’ın nükleer programındaki beyin gücü olarak değerlendiriliyor. Tesisin hedef alınması, yalnızca fiziksel altyapıya değil, aynı zamanda İran’ın bilgi üretim merkezine yönelik bir mesaj olarak da okunabilir.
Stratejik Mesaj: Sadece Füze Değil, Güç Gösterisi
ABD’nin bu üç ayrı tesisi eş zamanlı hedef alması, askeri kapasite göstergesinden çok daha fazlası. Bu saldırılar, İran’a yönelik açık bir uyarı niteliği taşıyor. Nükleer programın geleceği, bölgesel dengeyi belirleyecek temel unsur olarak ön plana çıkarken, Fordo, Natanz ve İsfahan gibi tesislerin vurulması da bunun bir teyidi olarak görülüyor.
Bu gelişme aynı zamanda UAEA’nın denetim mekanizmaları, uluslararası yaptırımların etkinliği ve nükleer silahlanma riskleri üzerine yeni bir tartışma başlatabilir.