Bir dönem dayanıklılık, ustalık ve zamansız kalite kavramlarıyla özdeşleşen lüks moda ürünleri, son yıllarda artan biçimde eleştirilerin odağında yer alıyor. CNN’in kapsamlı analizine göre, sosyal medyada yayılan kullanıcı deneyimleri ve uzman görüşleri, yüksek fiyatlı ürünlerin sunduğu kalite ile beklenti arasındaki farkın giderek açıldığını ortaya koyuyor. Üstelik bu tartışma yalnızca tekil örneklerle sınırlı değil; aksine küresel lüks sektörünün yapısal dönüşümüne işaret ediyor.
Özellikle son aylarda paylaşılan videolar, lüks segment markaların ürünlerinde yaşandığı iddia edilen ciddi kalite sorunlarını görünür hale getirdi. Artan maliyet baskısı, hızlı büyüme hedefleri ve seri üretime yaklaşan yöntemler, uzmanlara göre “kalıcı lüks” anlayışını zayıflatıyor.
Sosyal Medyada Patlayan Tepki Dalgası
Tartışmaların fitilini ateşleyen isimlerden biri, ABD’li model ve influencer Wisdom Kaye oldu. Kaye’nin, İtalyan moda markası Miu Miu’dan yaklaşık 18 bin dolar değerinde yaptığı alışveriş sonrası paylaştığı videolar, kısa sürede milyonlara ulaştı. Kaye, ürünleri evde açtığı sırada düğmelerin koptuğunu ve fermuarların kırıldığını belirterek, “Eve gelir gelmez her şey bozuldu” ifadelerini kullandı.
Bu paylaşımların ardından benzer şikâyetler farklı kullanıcılar tarafından da gündeme getirildi. ABD’de yaşayan Tiffany Kim, Miu Miu’dan aldığı 2 bin dolarlık ceketinin bir ay içinde zarar gördüğünü söylerken; tasarımcı Elena Qiu, Maison Margiela imzalı 1.000 dolarlık ayakkabısının topuğunun içinin plastik ve boş olduğunu gösteren bir video paylaştı. Bu örnekler, lüks ürünlerin fiyatlarıyla sunduğu kalite arasındaki uçurumu yeniden gündeme taşıdı.
Markalar Ne Diyor?
Eleştirilerin merkezindeki markalardan Miu Miu, bağlı bulunduğu Prada Group aracılığıyla açıklama yaptı. Grup, söz konusu vakaların “izole” olduğunu ve markanın genel kalite standartlarını yansıtmadığını savundu. Ayrıca küresel ölçekte iade oranlarının yalnızca yüzde 0,2–0,3 aralığında olduğunu belirtti. Öte yandan Maison Margiela ise CNN’in yönelttiği yorum talebine yanıt vermedi.
Ancak uzmanlara göre, iade oranlarının düşüklüğü kalite sorunlarının yokluğunu değil, lüks tüketicinin şikâyet etme eğiliminin sınırlı olmasını da yansıtıyor olabilir. Zira birçok müşteri, yüksek fiyat ödediği bir ürünle ilgili sorun yaşasa bile, markanın prestiji nedeniyle bunu kamuoyuna taşımaktan kaçınabiliyor.
“Güzel Ürünlerden Çok Güzel Kârlara Odaklanılıyor”
Moda sektörünü uzun yıllardır takip eden gazeteci ve yazar Dana Thomas, bu tartışmanın yeni olmadığını vurguluyor. Thomas, 2000’li yıllarda yayımlanan Deluxe: How Luxury Lost Its Luster adlı kitabında da benzer kalite düşüşlerine dikkat çektiğini hatırlatıyor. Ona göre, son yıllarda artan fiyatlara rağmen ürün kalitesi aynı oranda yükselmiyor.
Thomas, birçok markanın odağını “güzel ürünler”den ziyade “güzel kârlar”a çevirdiğini belirterek, lüks kavramının içinin yavaş yavaş boşaldığını savunuyor. Bu yaklaşım, özellikle halka açık ve küresel büyüme hedefi yüksek şirketlerde daha belirgin hale geliyor.
Seri Üretime Yaklaşan Lüks
Kalite tartışmalarına katılan bir diğer isim ise deri uzmanı ve içerik üreticisi Tanner Leatherstein (Volkan Yılmaz). Yılmaz’a göre sosyal medya, şikâyetleri daha görünür kılsa da, sorun yalnızca algıdan ibaret değil; kalite düşüşü gerçek ve ölçülebilir.
Yılmaz, geçmişte kullanılan üretim tekniklerinin çok daha zahmetli ve pahalı olduğunu, günümüzde ise artan talebi karşılamak için seri üretime benzer yöntemlere yönelindiğini söylüyor. Nitekim İtalya’da yürütülen soruşturmalar, bazı lüks markaların tedarik zincirlerinde düşük maliyetli ve sömürüye dayalı üretim modellerine başvurduğunu da ortaya koymuş durumda.
Malzeme Kalitesi Değişiyor
Sektör temsilcilerine göre maliyet baskısı, yalnızca işçilikte değil, kumaş ve malzeme kalitesinde de belirgin bir düşüşe yol açıyor. Premium üretici MAES London’ın kurucu ortağı Diana Kakkar, birçok markanın ipek gibi doğal ve pahalı kumaşlar yerine viskon ya da polyester karışımlarına yöneldiğini belirtiyor. Kakkar’a göre bu tercih, lüks markalar için “kaygan bir yokuş” anlamına geliyor.
İstisnalar Ve Değişen Tüketici Tercihleri
Uzmanlar, Hermès gibi sınırlı üretim yapan ve aile kontrolünü koruyan markaların hâlâ istisna oluşturduğunu vurguluyor. Buna karşılık, tamamen halka açık şirketlerin kâr baskısı nedeniyle geleneksel lüks anlayışından uzaklaştığı değerlendirmesi yapılıyor.
Artan eleştiriler, tüketici davranışlarını da etkiliyor. McKinsey’nin 2026 State of Fashion raporuna göre, daha ulaşılabilir fiyatlarla yüksek kalite sunan orta segment markalar, lüksün yerini almaya başlıyor. Uzmanlara göre sosyal medyadaki bu tepki dalgası, sektör için net bir uyarı niteliğinde: Yüksek fiyat, artık tek başına lüks anlamına gelmiyor.
