Sinema tarihinin en sıra dışı yapımlarından biri olan The Rocky Horror Picture Show, 50. yılını kutluyor. 1975’te vizyona giren bu kült film, Richard O’Brien’ın 1973 tarihli sahne müzikalinden uyarlandı ve yıllar boyunca hem sinema hem de tiyatro sahnelerinde kendine has bir fenomene dönüştü.
Bugün hâlâ dünya çapında sahnelenmeye devam eden gösteriler, izleyici katılımıyla daha da renkleniyor. İzleyicilerin kostümlerle katıldığı canlı performansların enerjisi, kimi zaman filmin kendisini bile gölgede bırakıyor.
Tim Curry’nin İkonik Dr. Frank-N-Furter Yorumu
Filmin en unutulmaz yönlerinden biri, şüphesiz Tim Curry’nin unutulmaz performansı. Curry, Dr. Frank-N-Furter karakterini vampirvari, queer bir “seks tanrısı” olarak canlandırıyor. “Transilvanya’dan tatlı bir travesti” olarak kendini tanımlayan Dr. Furter, hizmetçileri Riff-Raff (Richard O’Brien) ve Eddie (Meat Loaf) ile birlikte kalabalık bir şatoda yaşıyor. Onun asıl projesi ise Frankenstein’ı andıran bir deneyle, kaslı sarışın Rocky Horror’u (Peter Hinwood) yaratmak. Bu yaratım, aslında kendi arzularına hizmet edecek şekilde kurgulanmış bir “ideal erkek” figürü.
Brad ve Janet’in Masumiyetini Yitirdiği Gece
Hikâyede Brad (Barry Bostwick) ve Janet (Susan Sarandon) adlı masum bir Amerikan çifti, fırtınalı bir gecede Dr. Furter’ın şatosuna sığınmak zorunda kalır. Arabaları bozulduğunda dinledikleri radyo yayınında ise tesadüfen Richard Nixon’ın istifa konuşması vardır. Bu tesadüf, masumiyetin yerini kışkırtıcı bir keşfe bırakacağının işaretidir.
Şatoda yaşanan olaylar sırasında Dr. Furter, hem Brad’in hem de Janet’in saflığını bozarak ikisini de cinselliğin özgürleştirici dünyasına dahil eder. Film, müzik, dans, erotizm ve absürtlüğün birleştiği çılgın bir finalle doruğa ulaşır.
Kültürün Bir Parçası Olan Bir Kamp Klasiği
The Rocky Horror Picture Show, başlangıçta eski korku filmlerine gönderme yapan bir parodi olarak düşünülmüştü. Ancak yıllar içinde kendi kimliğiyle bir “kültürel ikon” haline geldi. Fay Wray’den Claude Rains’e, sinema tarihine yapılan göndermeler bulunsa da filmin asıl amacı nostalji değil; seks, özgürlük ve kimlik keşfi üzerine bir kutlama.
Filmin sloganı “Don’t dream it, be it” (Hayalini kurma, yaşa) hâlâ kuşaklar boyu izleyicilere ilham veriyor. “Hair” müzikalinin bir dönem “Kova Çağı” için söylediği coşku, Rocky Horror’da erotik, özgür ve kışkırtıcı bir şekilde yankılanıyor.
50. Yılda Hâlâ Aynı Enerji
Bugün hâlâ dünya çapında gösterimleri düzenlenen film, sahne katılımları ve izleyici kostümleriyle yaşayan bir gelenek halini aldı. Göz makyajı, file çoraplar, çılgın müzikler ve cinsel kimlik üzerine meydan okuyan temalarıyla The Rocky Horror Picture Show, yarım asır sonra bile cazibesinden hiçbir şey kaybetmedi.
Film, 22 Ağustos itibarıyla İngiltere’de sinemalarda yeniden gösterime girdive yeni kuşaklara bu çılgın kamp şölenini deneyimleme fırsatı sunuyor.