İkinci başkanlık dönemine “Savaşları bitireceğim” vaadiyle başlayan Donald Trump, yalnızca beş ayda 529 hava saldırısı düzenleyerek, selefi Joe Biden’ın dört yıllık bilançosuna neredeyse ulaştı. Yemen, İran, Somali ve Suriye gibi çatışma bölgelerine yönelik saldırıların yoğunluğu, Trump’ın “güç yoluyla barış” stratejisinin sorgulanmasına neden oldu.
529 Saldırı: Trump, Biden’ı Şimdiden Geride Bıraktı
Trump, ilk döneminde olduğu gibi ikinci döneminde de dış politika söylemini asker azaltma ve savaş karşıtlığı üzerine inşa etmişti. Ancak göreve geldiği ilk beş ayda attığı adımlar, bu söylemle çelişen bir tablo ortaya koydu. Silahlı Çatışma Konum ve Olay Veri Projesi (ACLED) verilerine göre, Trump’ın komutası altında beş ayda düzenlenen 529 hava saldırısı, Biden dönemindeki toplam 555 saldırıya neredeyse eşit.
Bu saldırıların büyük bölümü Yemen’deki Husi hedeflerine yönelik gerçekleştirildi. Özellikle Kızıldeniz’deki ticari gemilere yönelik tehditler, Trump yönetiminin Yemen’de askeri yoğunluğu artırmasına gerekçe gösterildi.
Yemen, Somali, İran: Yeni Cepheler Açıldı
Ocak 2025’ten itibaren sadece Yemen’de 470 hava saldırısı düzenlendi. Mart ayında ise Somali’de DEAŞ ve El Şebab unsurlarına yönelik operasyonlar hız kazandı. Beyaz Saray, bu operasyonlar kapsamında Somali’de bir DEAŞ planlayıcısının öldürüldüğünü duyurdu.
Haziran ayında İran’ın nükleer tesisleri hedef alındı. Trump’ın doğrudan emriyle, Fordow ve Natanz’daki yer altı zenginleştirme tesislerine GBU-57 sınıfı ağır bombalarla saldırılar gerçekleştirildi. Trump, bu operasyonları “tarihteki en başarılı askeri saldırılardan biri” olarak tanımlarken, Pentagon’un ilk değerlendirmeleri hasarın sınırlı olduğunu ortaya koydu.
Güç Yoluyla Barış Stratejisi
Trump, askeri yoğunluğu “barışı kazanmak için caydırıcılık” ilkesiyle savundu. “Başarıyı kazandığımız savaşlarla değil, önlediğimiz savaşlarla ölçeceğiz,” diyerek askeri hareketliliği, diplomatik caydırıcılığın bir parçası olarak sundu. Bu strateji MAGA tabanında tartışmalara neden oldu.
Marjorie Taylor Greene gibi bazı Cumhuriyetçi figürler, Trump’ı “yabancı savaşlara karışmakla” eleştirirken, son yapılan bir ankette Trump destekçilerinin %84’ü saldırıları desteklediğini ifade etti.
Asker Sayısı Azalıyor, Hava Operasyonları Artıyor
Trump yönetimi yalnızca saldırılarını artırmakla kalmadı; aynı zamanda ABD askerlerinin sahadaki varlığını azaltma stratejisini de sürdürdü. Suriye’deki Amerikan asker sayısı 2.000’den 500’e düşürüldü. Buna rağmen Irak ve Suriye’de düzenlenen hava operasyonları hız kesmedi.
Mart ayında Irak’ta düzenlenen bir saldırıda, DEAŞ’ın küresel operasyonlardan sorumlu olduğu öne sürülen ikinci ismin öldürüldüğü açıklandı. Bu operasyonlar, Trump’ın “çatışmaları daha başlamadan bastırma” stratejisinin uygulamada nasıl şekillendiğini gösteriyor.
“Sonsuz Savaş” Sözü Tutulmadı mı?
Silahlı çatışma uzmanı Prof. Clionadh Raleigh, Trump’ın savaşları bitirme vaadinin net bir planla desteklenmediğini ifade etti. Raleigh’e göre, Trump’ın ilk beş ayı “ezici güç kullanarak çatışmaları bastırma eğilimi” ile şekillendi. Ancak bu yaklaşım, sivil kayıplar, müttefiklerle koordinasyon sorunları ve Kongre’de yetki tartışmaları gibi yeni sorunları da beraberinde getiriyor.
Yeni Dönem, Eski Çelişkiler
Trump’ın ikinci dönem dış politikası, daha önce eleştirdiği “müdahaleci ABD” imajını yeniden üretmiş durumda. Savaş karşıtı söylemlerle kazanılan seçimin ardından gelen bu saldırı dalgası, ABD’nin askeri varlığına dair uzun vadeli strateji eksikliğini yeniden gündeme taşıdı.