Londra Tasarım Müzesi, insan dışı canlılarla ortak yaşam hayalini merkezine alan “More Than Human” adlı sıra dışı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 3D yazıcıyla basılmış mercan resiflerinden mantar cephelere, kökten dokunan kumaşlardan yosun bazlı vinillere kadar onlarca yenilikçi tasarımın yer aldığı bu sergi, geleceğin doğa merkezli mimarisine ışık tutuyor.
Ant Farm Hayali: Yunuslarla Ortak Yaşam Ütopyası
Sergi, 1975 yılında yayımlanan Esquire dergisine dayanan bir ütopyayla başlıyor. Avant-garde mimarlık kolektifi Ant Farm, insanlar ve yunusların birlikte yaşayacağı yüzen bir diplomatik yapıyı, yani “Yunus Elçiliği”ni tasarlamıştı. Telepatiyle iletişim kurulan bu fütüristik yapı, su odaları, çok katlı havuzlar ve insan-dışkı türleri arasında simbiyotik bir yaşam öneriyordu. Ne yazık ki proje hiçbir zaman hayata geçmedi.
Ancak bugün, onların psikedelik hayallerini somutlaştırmaya çalışan yeni nesil tasarımcılar, doğayla iş birliği içinde mimari üretim yapmaya çalışıyor.
Mantar Cepheler, Deniz Duvarları ve Kuş Güvenliği
Serginin öne çıkan işlerinden biri, mimar Andrés Jaque’nin tasarladığı “transspecies rozet” isimli cephe kaplaması. Doğal reçine ve mantar tozu karışımıyla üretilen bu yüzey, kuşlar, böcekler ve mikroorganizmalar için mikro habitatlar oluştururken binalara da su yalıtımı sağlıyor.
Scape peyzaj mimarlık ofisinden Kate Orff ise “Bird-Safe” (Kuş Güvenli) Yapı Rehberi ile kuşların görüş alanını dikkate alan cam filmleri öneriyor. Bu sayede camlar kuşlar için görünür hale gelirken, insanlar için şeffaf kalabiliyor. Bu basit ama etkili önlem, ABD’de yılda 1 milyar kuş ölümünü engelleyebilir.
Tasarım mı, Sanat mı?
Her ne kadar sergide yenilikçi uygulamalar yer alsa da bazı bölümler, konsept sanat ile tasarım arasındaki çizginin bulanıklaştığı yerler. Julia Lohmann’ın “Kelp Council” (Yosun Meclisi) adlı yerleştirmesi, deniz yosunundan yapılmış elbiseleri çağrıştırıyor ve izleyicileri “yosunlar bizim hakkımızda ne düşünüyor olabilir?” gibi sorulara yöneltiyor. Cevap mı? “Daha iyisini yapın.”
Doğa Tabanlı Altyapılar ve Biyolojik Alternatifler
Sergideki etkileyici örneklerden biri de 3D yazıcıyla oluşturulmuş mercan resifleri ve deniz bentleri. Bunlar hem fırtına dalgalarını yumuşatıyor, hem de deniz canlıları için yaşam alanları oluşturuyor. Aynı zamanda, yosun bazlı vinil gibi çevre dostu malzeme denemeleri de ziyaretçilere sunuluyor.
Avustralyalı tasarımcı Jessie French, geleneksel viniller yerine kırmızı alg bazlı bir materyal geliştirmiş. Ancak bu çevre dostu çözüm, karbon ayak izinden ötürü sergi tabelalarında kullanılamamış.
Amazon Bilgeliği ve Arı Zekâsı
Sergi, yalnızca modern tasarımı değil, yerli halkların doğayla kurduğu ilişkileri de onurlandırıyor. Venezuela Amazonu’ndan Ye’kuana halkının sepetleri ve Kolombiya’daki Inga halkının ayahuasca ritüelleri, insan-dışı varlıklarla farklı bir iletişim kurma yollarını gösteriyor.
Finalde ise doğanın tasarım gücü kendini gösteriyor. Sergide yer alan kuş yuvaları koleksiyonu, arıların çamurdan yaptığı kapsüller ve örümcek ağlarından inşa edilen yapılar, canlıların mimari zekâsını gözler önüne seriyor.