12 yıl sonra açılan Gezi Parkı soruşturması, beklenmedik bir gerçeği ortaya çıkardı. Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu’nun aktardığına göre, Gezi olaylarıyla ilgili 2025 yılında yeniden açılan soruşturmanın temelini oluşturan ihbarın sahibi, nitelikli dolandırıcılıktan sabıkalı bir kişi çıktı.
Soruşturma süreci, Türkiye kamuoyunda geniş yankı uyandıran bir dizi gelişmeye sahne oldu. 2013 yılındaki Gezi Parkı protestolarına ilişkin dosya, 15 Ocak 2025 tarihinde yapılan bir ihbarla yeniden açıldı. İhbar, menajer Ayşe Barım’ı doğrudan hedef alırken, Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu gibi ünlü isimlerin de yargılanmasına zemin hazırladı.
Soruşturmanın Temeli: Tartışmalı Bir İhbar
Barış Terkoğlu’nun yazısına göre, Gezi protestolarına ilişkin 12 yıl sonra başlatılan bu yeni soruşturma, 15 Ocak’ta polise ulaşan isimsiz bir ihbarla başladı. İhbar metninde “ülkemizin birlik ve bütünlüğü” vurgusu yapılırken, Ayşe Barım hakkında sosyal medyada yer alan bazı paylaşımlara dair 5 adet fotoğraf eklendi.
Polis ekipleri, ihbarı bir hafta boyunca inceledi ve 22 Ocak’ta hazırladığı raporda, “Suç ve suç unsurlarının mahiyet ve tespitlerine yönelik herhangi bir somut emare, bilgi, belge ve delilin bulunmadığı” sonucuna ulaştı. Ancak bu rapora rağmen, yalnızca iki gün sonra, 24 Ocak’ta Ayşe Barım gözaltına alındı.
Ünlü Oyunculara Hapis Cezası: Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu Yalancı Tanıklıkla Suçlandı
Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu gibi ünlü isimler, tanık sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Her iki oyuncu da Gezi Parkı protestolarına kendi iradeleriyle katıldıklarını belirtmelerine rağmen, savcı bu ifadeleri tatmin edici bulmadı ve “kaçamaklı cevaplar” gerekçesiyle yalancı tanıklık suçlamasında bulundu.
Geçtiğimiz hafta sonuçlanan davada, Halit Ergenç’e 1 yıl 10 ay 15 gün, Rıza Kocaoğlu’na ise 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. Ancak her iki cezada da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.
Muhbirin Kimliği: Nitelikli Dolandırıcılıktan Sabıkalı Kişi
Ayşe Barım’ın avukatlarının mahkemeye “kim bu ihbarcı” sorusunu yöneltmesi üzerine yapılan araştırmada, ihbarı yapan kişinin S.G. isimli bir şahıs olduğu belirlendi. S.G.’nin bir kozmetik şirketinin ortağı olduğu ve daha önce nitelikli dolandırıcılık suçundan işlem gördüğü tespit edildi.
Bu gelişme, yargı sürecindeki çelişkileri ve soruşturmanın temel dayanağını ciddi şekilde tartışmaya açtı. Özellikle birçok tanığın “kendi iradesiyle Gezi’ye katıldığını” belirtmesine rağmen, dolandırıcılıktan sabıkalı bir kişinin isimsiz ihbarının esas alınması, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu.
Yargı Süreci ve Tartışmalar Devam Ediyor
Gezi Parkı protestolarına dair açılan bu yeni dosya, hukuk sisteminin işleyişi, delil değerlendirme süreçleri ve yargının bağımsızlığı gibi konularda yeni bir tartışma başlattı. Barış Terkoğlu’nun ifadesiyle, “Koskoca Sülüman’a değil, dolandırıcıya inandılar” cümlesi, sürecin eleştirilen yönlerini çarpıcı bir şekilde özetledi.
Kamuoyunun gözü şimdi, hem Ayşe Barım hem de Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu’nun avukatlarının yapacağı itirazlarda ve bu sürecin nasıl sonuçlanacağında.