Hepworth Wakefield Sanat Galerisi, iki büyük sanatçının sergilerine ev sahipliği yaparak ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Helen Chadwick: Life Pleasures ve Caroline Walker: Mothering sergileri, kadın bedenine, arzularına ve annelik deneyimine dair farklı ama çarpıcı bakış açılarıyla dikkat çekiyor. Bu iki sergi, kadın yaşamının hem haz dolu hem de acı verici yönlerini cesurca görünür kılıyor.
Helen Chadwick: Zevk ile Tiksintinin Kesiştiği Nokta
Helen Chadwick, duyuları hedef alan, sınırları zorlayan eserleriyle tanınıyor. Life Pleasures başlıklı retrospektif sergisinin açılışında ziyaretçileri, tam 800 kilogram erimiş sütlü çikolatadan oluşan bir havuz karşılıyor. Galeriyi tatlı bir koku ve fokurtu sarıyor. Ancak Chadwick için hiçbir haz duygusu tek başına bırakılmıyor; çikolatanın cazibesi kısa sürede baygın bir yoğunluğa dönüşüyor.
Duvarlarda yer alan çiçek fotoğrafları ilk bakışta estetik bir tekrar hissi uyandırsa da, bu çiçekler endüstriyel temizlik ürünlerinde yüzüyor. Fotoğraflar yakından incelendiğinde, bademcik, testis ve vajina gibi organik şekiller dikkat çekiyor. Chadwick, bilinçdışı dürtülere hitap ederek izleyiciyi tiksintiyle karışık bir haz duygusuyla baş başa bırakıyor.
Sıra Dışı Malzemelerle Kurulan Anlatılar
Sanatçının üretim pratiğinde olağandışı malzemeler öne çıkıyor: domuz bağırsağı, idrar, çürüyen yemekler ve plastik temsiller… “Piss Flowers” eserinde idrarla yaratılan çiçekler, “Loop My Loop”ta ise insan saçıyla bağırsağın iç içe geçmesi bu yaklaşımın tipik örnekleri.
1977’deki “In the Kitchen” performansıyla dikkat çeken Chadwick, kadınların ev içindeki rollerini hicivle ele almıştı. Sergideki eserler, “Feminism and Fetish”, “The Self as Subject” ve “Landscapes of the Body” gibi başlıklarla gruplandırılmış. Bu, onun estetik yaklaşımını sistematik biçimde görünür kılıyor.
Caroline Walker: Annelik Üzerine Sessiz ve Derin Gözlemler
Caroline Walker, kadınların çalışma yaşamını resmetmesiyle bilinse de Mothering adlı sergisinde kişisel bir perspektifle karşımıza çıkıyor. Londra UCL Hastanesi’nin doğum ünitesinde geçirdiği gözlem süreci, kendi annelik deneyimiyle birleşerek resimlerine yansıyor.
Ultrason odalarının sessizliği, gece beslemelerinin tekrar eden yapısı, evin dört bir yanındaki yarım su bardakları gibi detaylar, yeni bir annenin gündelik yaşamını büyük bir hassasiyetle aktarıyor.
Daphne ve Sessiz Bağlantılar
Serginin en dikkat çeken eserlerinden biri olan Daphne, Walker’ın küçük kızını pencereden izlediği bir anı resmediyor. Gün batımında evin dışı soğuk maviyken iç mekân turuncu sıcaklığıyla sarılıyor. Daphne yalnız gibi görünse de annesi onu dışarıdan izliyor; aralarında görünmez ama güçlü bir bağ var. Bu, anneliğin hem fiziksel hem ruhsal mesafeleri kapsayan yönünü temsil ediyor.
Kadın Sanatçılar İçin Görünürlük Alanı
Helen Chadwick’in mezuniyet performansı Domestic Sanitation’ın seyircisi çoğunlukla erkekken, bu yeni sergilerin ziyaretçileri büyük ölçüde kadınlardan oluşuyor. Bu dönüşüm, Chadwick ve Walker gibi sanatçıların yaptığı katkının doğrudan bir yansıması. Kadınları merkezine alan, arzularını, mücadelelerini ve duygularını anlatan işler artık sanat dünyasında hak ettiği yeri buluyor.