Danny Boyle’un uzun süredir beklenen devam filmi “28 Yıl Sonra” nihayet izleyiciyle buluştu ve eleştirmenler tarafından büyük beğeni topladı. 28 Gün Sonra (2002) ve 28 Hafta Sonra (2007) filmlerinden sonra gelen üçüncü yapım, yalnızca bir korku filmi olmanın ötesine geçerek, günümüz dünyasının karanlık manzarasına alegorik bir yorum getiriyor.
Rotten Tomatoes’da Rekor Başarı
Dünya prömiyerini Londra’da gerçekleştiren “28 Yıl Sonra”, ilk eleştirilerle büyük ses getirdi. Rotten Tomatoes verilerine göre film, 90 incelemeyle şimdiden %94 beğeni oranına ulaştı. Bu skor, serinin önceki filmleriyle karşılaştırıldığında bir rekor anlamına geliyor:
- 28 Gün Sonra: %87
- 28 Hafta Sonra: %72
- 28 Yıl Sonra: %94
Bu rakam, yalnızca bir devam filmi değil, yeni bir dönemin başlangıcı olabileceğini gösteriyor.
Boyle ve Garland Yeniden Bir Arada
Danny Boyle ile yazar Alex Garland, ilk filmden 20 yıl sonra bir kez daha bir araya geldi. Yapımın dikkat çeken bir başka yönü ise iPhone 15 Pro Max ile çekilmiş olması. Bu tercih, filmin daha çarpıcı, dokümantasyonvari bir estetik sunmasını sağlıyor.
Oyuncu kadrosunda ise dikkat çeken isimler var:
- Alfie Williams
- Jodie Comer
- Aaron Taylor-Johnson
- Ralph Fiennes
“Kaosun Normalleştiği Bir Dünya”
Hollywood Reporter yazarı David Rooney, filmin yalnızca ticari kaygılarla yapılmış bir geri dönüş olmadığını vurgulayarak şöyle diyor:
“Bu dünya, ticari beklentilerle değil, içtenlikle yeniden ziyaret edilmiş. Günümüzün karanlık siyasi manzarasına dair alegorik bir yorum haline gelmiş.”
Rolling Stone eleştirmeni David Fear ise filmin politik alt metnine dikkat çekiyor:
“Boyle, yalnızca ilk filme zarar vermemiş, aynı zamanda uçurumun kenarındaki bir dünyaya dair vizyonunu daha da derinleştirmiş. Milliyetçilik, geçmişe özlem ve genç kuşağın psikolojisi, hikâyeye ustaca yedirilmiş.”
Tarzıyla Da Konuşuluyor
Entertainment Weekly‘den Jordan Hoffman, Boyle’un sinematografik tercihlerine dikkat çekiyor:
“Filmde Britanya propaganda filmlerinden görüntüler, donan kareler ve zaman çizgisine sadık olmayan kurgu, klasik anlatıyı bozarak duygusal bir kaos yaratıyor. Ama bu riskli tercihler işe yarıyor.”
“İçten Bir Zarafet Var”
Indiewire yazarı David Ehrlich, filmin enfekte olan karakterleri “canavar” olarak değil, insani yönleriyle işleme çabasını övüyor:
“İlk başta yaratıkların evrimleşme fikri bana sıkıcı geldi. Ancak Garland bu konsepti öyle radikal ve beklenmedik yollarla işliyor ki, filme kendimi kaptırmadan edemedim.”
Hem Korkutuyor Hem Düşündürüyor
Associated Press’ten Jake Coyle, görsel anlatımı “rahatsız edici ölçüde dağınık” bulsa da şunu ekliyor:
“Omuriliklerin koptuğu sahnelerle dolu olsa da film, ölüm, ölümlülük ve üstünlük inancına dair dokunuşlarla tuhaf şekilde duygusal bir büyüme hikayesine dönüşüyor.”
Zombi Filmi mi, Politik Distopya mı?
Eleştirmenlerin ortak görüşü, 28 Yıl Sonra‘nın sadece bir zombi filmi olmadığı yönünde. Film, yaşadığımız çağın toplumsal kırılmalarını, liderlik krizlerini, milliyetçiliğin yükselişini ve toplumların kaosla başa çıkma refleksini cesurca işliyor.
Devam filmlerinin yolda olduğu sinyali ise şimdiden heyecan yaratmış durumda. Eleştirmenlerin yorumlarına göre, Boyle ve Garland ikilisi, bu yeni üçlemenin ilk adımında hem korkuyu hem de duyguyu başarılı şekilde harmanlamış durumda.